Belgrad’dayım. Üç tane (kızkardeşim) Özge ile aynı odada kalıyorum.
İkisi İtalyan biri Fransız üç kızla aynı odada. Odaya giriyorum. Öyle iç
çamaşırlarıyla oturuyorlar, dolanıyorlar odada. Ben kasılıyorum. Özge’yi
düşünüyorum. Zamanla biraz daha rahatlayıp o haldeki kızlarla konuşabiliyorum.
Aslında anormal olan benim. Normali onlarınki. Fark ediyorum. Ama durum komik. Yani
odaya giriyorum hepsi gayet rahat iç çamaşırları ile odada dolanan üç tane kız.
Benim odaya girdiğimi görünce gülümseyerek merhaba diyorlar. İlk başta onlarla
ilgilenmediğimi göstermek için elimden geleni yapıyorum. İzotop ayrıştırıcısı
bulup fizik alanında Nobel’i alma motivasyonu ve ilgisiyle çoraplarımı katlayıp
çantamı düzenliyorum. Zamanla ben de içimden bu durum normal, bu durum normal
diye tekrarlayarak odaya giriyor, merhaba diyorum. Hatta normal olduğuna
kendimi inandırmak için nasıl gidiyor diye soruyorum. Sohbet falan bile
ediyorum. Ama içinden gelen odada ne işim varsa bitirip hemen odadan çıkmak.
Sonrasında mesele benim için de normalleşiyor. Artık ben de üzerimi
değiştiriyorum yanlarında, kızların üzerinde don sütyen, Belgrad’ın müzerinden
konuşmaya başlıyoruz. Tesla müzesini gördün mü? Mutlaka görmelisin. Çok güzel
çizimleri var. Öyle mi? Biliyor musunu o deney düzeneğini hazırlamak için kaç
yılını harcamış Saldım kendimi. Öyle cinsiyetsizim. Durum benim için daha fazla
normalleşmeden Belgrad’dan ayrılıyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder